JAPON BALIKÇISI

>> 19 Kasım 2009 Perşembe

              Nazım Hikmet

                         Denizde bir bulutun öldürdüğü
                         Japon balıkçısı genç bir adamdı.
                         Dostlarından dinledim bu türküyü
                         Pasifik'te sapsarı bir akşamdı.

Balık tuttuk yiyen ölür.
Elimize değen ölür.
Bu gemi bir kara tabut,
lumbarından giren ölür.

Balık tuttuk yiyen ölür,
birden değil, ağır ağır,
etleri çürür, dağılır.
Balık tuttuk yiyen ölür.

Elimize değen ölür.
Tuzla, güneşle yıkanan
bu vefalı, bu çalışkan
elimize değen ölür.
Birden değil, ağır ağır,
etleri çürür, dağılır.
Elimize değen ölür...

Badem gözlüm, beni unut.
Bu gemi bir kara tabut,
lumbarından giren ölür.
Üstümüzden geçti bulut.

Badem gözlüm beni unut.
Boynuma sarılma, gülüm,
benden sana geçer ölüm.
Badem gözlüm beni unut.

Bu gemi bir kara tabut.
Badem gözlüm beni unut.
Çürük yumurtadan çürük,
benden yapacağın çocuk.
Bu gemi bir kara tabut.
Bu deniz bir ölü deniz.
İnsanlar ey, nerdesiniz?
                       Nerdesiniz?

Read more...

"BEN DAHA ÖTEYE GEÇEMEM YANARIM"

    
             Lale Müldür

"Cismim o kadar zayıf ki
sadece bir insan olduğum anlaşılıyor.
Seninle karşı karşıya konuşmazsam
safiyetten beni göremezsin."
Bu sabah ormana gittim.
Orada bir tür ceren yani
cisimleşmiş nur gördüm.
Umutsuz olduğum zamanlar
Bombay'ı düşünürüm.
İşte bir Miraç gecesi daha...
İp gibi yağmur yağıyor.
Yerlerde yağmur olukları oluşuyor.
Karanlıkta perdeyi araladığımda gördüm.

Daha sonra Üsküdar'da bir toplantıya gittim.
Mevlana gidebildiğin yere kadar hürsün diyor.
Elçi Sidre-tül-Münteha'yı geçebildiği için en hür.
Cebrail ise "Ben daha öteye geçemem yanarım" diyor.

Ben yalnız Üsküdar'a kadar gidebildim.
Ama sabaha karşı aklımla
zümrüt bir ormana gittim.
Orada nur-i mücessemle yani
bir tür cerenle karşılaştım.
Ağlayarak onu takip ettim.
Sonra bileğime yeşil bir çizgi çizdim.

Read more...

About This Blog

Linkcenneti

  © Blogger templates Shiny by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP